Sporu anlat bana

Katarina Witt, üçlü saut'ları unutulmadı

Çok sporcu yetiştiremeyen ülkemizde sporu sevdiren iki duayeni yakın zamanda kaybetmiştik. Onlar olmadığımız olimpiyatlarda, gitmediğimiz şampiyonalarda bulunup engin bilgi ve kültürleri ile bize sporun güzelliklerini aşıladılar... Hala gözlerim dolarak anarım onları. Bu iki insan, Kenan Onuk ve Cüneyt Koryürek yeri doldurulamayacak iki muhteşem spor adamı... Olimpiyat ruhunu ateşlediler içimizde, özünü bilgiden alarak, safsata yapmadan, alçak gönüllülükle... Seslerini ne zaman duysam ekran karşısına dikilir, gece yarılarına kadar izlerdim anlattıkları müsabakaları. Onların meraklandırdığı, heyecanlandırdığı, teşvik ettiği yüreklerin spor için çarpacağını düşündüm hep, izleyici ve özellikle de sporcu olarak!

Bu ruhla, bu tutkuyla işini yapan yeni kuşağın oluşmasında büyük katkıları olduğunu düşünüyorum onların. İlk aklıma gelenlerden; Fuat Akdağ, Okay Karacan, Barış Kuyucu, Murat Kosova, daha çok genç olmalarına rağmen Caner Eler ve Dağhan Irak sanırım bu ekolün yeni temsilcileri olacak. Ve biz keyifle spor izlemeye devam edeceğiz...

Dağhan Irak'tan bahsetme fırsatım olmuştu; yeri gelmişken Caner Eler'in de yakın zaman önce sonuçlanan Fransa Bisiklet Turu'ndaki uzun soluklu, başarılı anlatımıyla ne kadar keyif verdiğini söylemeden geçemeyeceğim. Sporun yanı sıra geçilen köyleri, Paris'i, şarapları, peynirleri öyle güzel anlattı ki "oralarda olmak vardı" dedirtti. Atletizmden, futbola, tenisten, yüzmeye pek çok alanda, diğer bilgileri ile renklendirerek, kendini ön plana çıkarmadan, yaptığı işin hakkını veren takip edilmesi gereken diğer bir genç spor aşığı, yazar, sunucu...

Umarım onların anlatımları ile birçok olimpiyat, şampiyona, turnuva ve sporcumuzu seyretme fırsatı buluruz.

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.