Sanal kontrgerilla

05.04.2001 tarihli Aktüel Dergisi'nde yayımlanan bir yazı, içinde o dönemdeki klanımızın adı geçtiği ve 9 yıl öncesinde çok oyunculu bilgisayar oyunlarına bakışı kaleme aldığı için noktası, virgülü ve başlığına dokunulmadan alıntılanmıştır.

Bugüne kadar hiçbir bilgisayar oyunu onun kadar toplumsallaşmadı. ABD'li referans PC dergilerinin "yılın oyunu" seçtiği Counter - Strike, internet üzerinde en çok oynanan oyun. Gerçekçi bir gerilla - kontrgerilla çatışması yaşatan Counter - Strike'ın Türk bağımlıları arasında 40 yaşında olanlar da var, sadece bu oyunu oynamak için Eskişehir'den İstanbul'a gelenler de...

Ellerindeki Kaleşnikof tüfekleriyle sessiz ama her an bir şeyler olmasını bekler gibi ürkek ilerleyen 5 kişilik küçük grubu, ancak sis bombalarının yarattığı esrarlı perde kaybolmaya başlarken farkedebildik. Sinir bozucu sessizlik işte o an bozuldu; "sandıkların oradalar" diye bağırdı içlerinden biri. Bu çığlığın arkasından çelik miğferleri, gaz maskeleri ve kamuflaj üniformalarıyla "resmi" oldukları hemen farkedilen pusu kurmuş "tim" kurşun yağdırmaya başladı. İlk önce, bağırarak arkadaşlarını uyarmak isteyen öldürüldü, birkaç saniye sonra da diğerleri... Çatışmayı kazanan asker üniformalı "kontgerilla timi," muzaffer komutanların vakur tebessümüyle oturdukları yerden kalktı. "Öldürülenler" ise kendi aralarında kavga etmeye başladı: "Bizi koruman gerekirken hâlâ dürüm yiyiyorsun; senin yüzünden bugün üçüncü kez öldürüldük" dedi ilk vurulan... Ağzında hâlâ bir şeyler çiğneyen genç "n'apiim" diye kendini savundu: "Sekiz saattir oynuyoruz; karnım aç..."

İzleyen olarak bizler ancak işte bu yabancılaştırma efekti sayesinde kendimize gelebildik. Kanımızdaki adrenalin miktarını yükselten, soluksuz izlediğimiz kovalamaca ve silahlı çatışmanın gerçek olmadığını bu diyalog sayesinde yeniden hatırladık.

İstanbul Beşiktaş'taki bir internet kafedeydik...

Terörist mi, vatansever mi?

Metropollerin işlek bulvarlarından taşranın ücra kasabalarına kadar hemen her yerde konuşlanmış internet kafelerde bugünlerde bir şeyler oluyor; okullarından, işyerlerinden kaçarcasına çıkanlar soluğu bilgisayarların karşısında alıyor. Binlerce insanı monitörlerin karşısına mıhlayan nedense hep aynı: Counter - Strike isimli bilgisayar oyunu.

İnternet kafelerin oyun oynamak isteyenler tarafından istila ediliyor olması yeni bir şey değil. Fakat efsanevi "tetris"ten bu yana hiçbir oyun Counter - Strike (Kısaca "CS") kadar toplumsallaşmamıştı. Peki, bu oyunu bu kadar popüler kılan nedir?

"CS 'hırsız - polis' teması üzerine kurulmuş bir oyun; çocukken sokakta oynadığımız 'dekman'dan hiçbir farkı yok. Sadece elimizde tahta tabancalar değil, Colt ya da dürbünlü tüfek gibi 'gerçek' silahlar var." 22 yaşındaki Alper Garan'ın da dediği gibi CS, erkeklerin çocukken oynadığı oyunların dijitalize edilmiş bir versiyonu. Aynı anda 20 ayrı bilgisayardan, 20 ayrı kişinin katılımına izin veren bu software, tamamen evrensel hırsız - polis oyunun temelleri üzerine inşa edilmiş.

CS teoride de pratikte de fazla karmaşık bir oyun değil. Öncelikle oynamak istediğiniz tarafı seçmeniz gerekiyor. Alternatifler "gerilla" ve "kontrgerilla." Daha sonra sıra oynanacak senaryo ve haritanın seçimine geliyor. Bu oyunda her senaryonun kendine ait farklı bir hikâyesi var; rehine kaçırmak, suikast, VIP koruma hatta bombalı eylem gibi... Eğer "bombalı eylem" seçeneğini isterseniz ve kontgerilla tarafında oynayacaksanız, oyunun geçtiği bölgede işaretli bulunan stratejik bölgelere gerillaların bomba bırakmasını engellemeniz gerekiyor. Eğer tercihinizi gerilladan yana kullanırsanız, bu sefer roller değişiyor. Son olarak sıra kullanacağınız silahların seçimine geliyor. Küçük bir hatırlatma: AK - 47 Kaleşnikof'u sadece teröristler seçebiliyor. Terörist ya da gerilla, kelimelerinin bu oyunda hiçbir negatif etkisi yok. CS fanatikleri suratlarında müstehzi bir ifadeyle "zamanın ve mekânın belli olmadığı bir oyun bu" diyor. "Terörist dediğiniz adam belki de ülkesi için mücadele eden bir vatansever."

Bütün bu seçimler yapıldıktan sonra insana Hollywood prodüksiyonu bir aksiyon filminde başrolü kapmış duygusunu veren şov başlıyor. Üstelik oyunu bilgisayarın yapay zekâsına karşı değil, sizi alt etmeye çalışan insanlara karşı oynuyorsunuz.

"Tek kelimeyle inanılmaz." Bir başka CS hayranı Giray deneyimini işte böyle tanımlıyor. "Bugüne kadar yüzlerce oyun oynadım. Fakat bu bambaşka. Hem gerçekçi, hem de aldığınız zevki ve yaşadığınız heyecanı arkadaşlarınızla birlikte paylaşmanıza imkân veriyor." Paylaşımcılık özelliği CS'ciler için oyunun en büyük artısı. Bilgisayar oyunlarının genellikle "bireysel" olduğu düşünülürse çok haksız sayılmazlar. Galiba Gamespy'ın şimdiden efsane olan oyunu CS, tüketim aşamasında kitleselleşerek büyük bir boşluğu dolduruyor.

"Benim bu oyunun en sevdiğim özelliği 'ekip olmak.' Biz her zaman beş arkadaş beraber oynuyoruz. Ben arkadaşlarımla oynarken, kimin nerede ne yapacağını hissediyorum. Örneğin rakibimiz olan ekibe tuzak kuracaksak kimin önden, kimin arakadan geleceği, kimin ne tarafı kollayacağı bellidir." Volkan Adalar sadece Giray ve Alper gibi tanıdığı arkadaşlarıyla birlikte CS oynadığı zaman keyif aldığını söylüyor. "Onlar benim dostlarım. Onlara arkamı rahatlıkla dönebilirim. Fakat tanımadığınız insanlarla bu oyunu oynayamazsınız." Volkan daha önce internet üzerinde hiç tanımadığı insanlarla aynı deneyimi yaşamaya çalışmış. "İnternette ekip ruhu yok. Mesela ben dürbünlü tüfek kullanıyorsam, yakın çevremi kontrol edemem. Bu durumda birinin sizi koruması gerekir. İnternette kimse bunu yapmıyor."


40 yaşında başladı

CS oyuncuları takımlarına "klan" adını veriyor. Günün 24 saati ABD'den Dubai'ye kadar dünyanın her yerindeki klanlar internette kozlarını paylaşıyor. Türkiye'de de sayıları azımsanacak gibi değil. Hatta geçen ay İstanbul'da bir ulusal turnuva bile düzenlendi.

Türkiye'deki bilgisayar oyuncularının nabzını tutan Level dergisi, CS furyasının farkına varmış olacak ki geçen ay kendi internet sitesi üzerinden "CS Turnuvası"nın startını verdi. Level dergisi editörü Onur Bayram ve arkadaşları altışar kişiden oluşan 50 klanın katılacağı bir turnuva öngörmüş ve işe koyulmuşlar. Daha duyurularını yaptıkları gün 400'ün üzerinde başvuru olmuş. Onur Bayram, "Bu kadar büyük bir talep olacağını biz bile tahmin etmiyorduk. Fakat organizasyonumuz maksimum 64 klanın katılımına izin veriyordu" diyor.

Kill All Cats, Eliminators, KYO (Kaçarsan Yorgun Ölürsün) gibi bu turnuvaya katılan yüzlerce klan arasında özellikle "7.4" isimli grup hemen dikkatimizi çekti. 7.4'ü ilginç kılan, oyuncularının yaş ortalaması. Bu cevval bilgisayar oyuncularından Ahmet Reşat Uzun 42, Ahmet Aydın ise 40 yaşında. Kendilerine bu adı vermelerinin sebebiyse, turnuvaya Sakarya'dan katılmış olmaları. Aktüel 7.4 "çetesi"yle telefonda görüştü.

Ahmet Reşat Uzun inşaat mühendisi. Aynı zamanda Sakarya Tavuk Üreticileri Derneği Başkanı ve tekvando bölge antrenörü. CS ile arkadaşlarının işlettiği internet kafede tanışıp, denemeye karar vermiş. Zamanla yetenekli olduğunu farketmiş. Yakın arkadaşlarından bir klan kurup, Adapazarı'nda yaşadıkları deprem felâketini de hatırlatmak için 7.4 adını vermiş. En çok "bağımsız hareket edebilme yeteneği ve çabuk karar verme yetisini arttırdığı için" bu oyunu seviyor. "Eşiniz yaş ortalaması 15 olan bir grupla bilgisayar oyunu turnuvasına katılmak için Sakarya'dan İstanbul'a gitmenizi nasıl karşıladı" sorumuza gülerek "doğal karşıladı" cevabını veriyor. "Ama birçok arkadaşım hâlâ gülüyor. Gazete okurken TV'de zap yapan bir baba figürü yanında benimkisi komik tabii" diyor. Ahmet Reşat Bey, silah kullanmaya da fazla uzak değil; Doğu Karadenizli... "Ama yanlış anlamayın" diyor, "ben barışçıl bir insanım. Sadece keyifli zaman geçirdiğimiz için bu oyunu seviyoruz." Sakarya'da motor teknikerliği yapan 40 yaşındaki Ahmet Aydın ise turnuvada elendikleri için bir hayli üzgün. "Biraz tecrübesizliğimizin kurbanı olduk. Biz de iddialı olduğumuz halde bir türlü takım oluşturamadık. Bireysel olarak iyiyiz, fakat takım olarak fazla başarılı olamadık. İnşallah bundan sonra... " diyor.


"Sadece bir oyun"

Heyecan... Gerçekçilik... Ekip ruhu... Ya da İstanbul Polis Okul Müdürü Mehmet Çömçüoğlu'nun dediği gibi sadece "basit bir oyun." Savaş uçağı ve tank pilotlarının eğitimlerinin "simülasyon" cihazlarında yapıldığı, savaş senaryolarının sanal ortamlarda test edildiği bir dünyada Çömçüoğlu'na polis teşkilatında bu tür "simülatif oyunlar" olup olmadığını sorduk. Aldığımız cevap "Bizde bu tür çocuk oyunları yoktur" oldu. "Bizim eğitimimiz polis mevzuatına göredir."

"Basit bir oyun." Fakat hemen her saniye rakibinizi "öldürmek" zorunda olduğunuz bir oyun bu. Üstelik terör - antiterör ekseni etrafında dönüyor. Görüştüğümüz hemen her oyuncuya "içindeki şiddet seviyesinden rahatsız olmadınız mı" sorusunu soruyoruz. Aldığımız cevap çoğunlukla "hayır" oluyor. Onlara göre saatlerce Counter - Strike oynadıktan sonra evlerine şiddetten uzak, "pamuk gibi" dönüyorlar... Stanley Kubrick'in "Otomatik Portakal" filmindeki gibi bir rehabilitasyon sözkonusu. Fakat özellikle "Sage" klanından Nurtaç Akdağ'ın söyledikleri, CS furyasının farklı sebepleri olabileceğinin de işaretlerini veriyor. Akdağ her zamanki gibi internette CS oynarken, askerliğini Güneydoğu'da komando olarak yapmış bir eski askerle beraber oynadığını söylemişti. Kimbilir, belki de travmatik savaş sendromundan muzdariptir, rehabilite olmak için bu oyunu oynuyordur.

Kimbilir?

Şirzat BİLALLAR


Bu kafede 126 bilgisayar CS'lilere çalışıyor

"Eskişehir'den gelen var"

Türkiye'deki en büyük internet kafelerden biri olan Beşiktaş'taki Adex'in işletme müdürü Resul Akçakaya, bugünlerde çoğunlukla Counter - Strike oynamak isteyenlere hizmet verdiklerini söylüyor.

Üç yıldır bu işi yapıyoruz. Önce dört bilgisayarla başladık. Şimdi 126 bilgisayara sahibiz. Eskiden ağırlıklı olarak internet hizmeti veriyorduk. Fakat son aylarda artan Counter - Strike trendi yüzünden 20 kişilik beş server'ımızda çoğunlukla bu oyunu oynatıyoruz. Genelde bu oyunu gençler oynasa da, 60 yaşında da CS'ci müşterilerimiz var. Hatta Suudi Arabistan'da çalışıp Türkiye'ye izine gelmiş bir kişinin 15 günlük bütün iznini burada geçirdiğine tanık olduk. Kendisi Suudi Arabistan'da bu oyunu oynarmış. ABD ve Avrupa'da okuyan Türk öğrenciler de CS salgınının en büyük kanıtları. Onlardan öğrendiğimize göre bütün dünya şu an CS oynuyor. 126 bilgisayarlık bir binamız olduğu için burada kalabalık klanlara rahatlıkla hizmet verebiliyoruz. Sırf bu yüzden Eskişehir'den gelen müşterilerimiz bile var. Cumartesi sabah gelip, pazar akşamı gidiyorlar.

CS furyası bizim de ufkumuzu açtı. Bu oyun bu kadar prim yapıyorsa, paintball da ilgi görür diye düşündük. Hatta burada sürekli oyun oynayan arkadaşlarla günübirlik birkaç gezi de yaptık. Şimdi kendimiz paintball oynanacak bir kompleks açmanın hazırlığındayız.

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.