Kabus Sürüm 2.0


Küçükken ateşli hastalık geçirdiğimde 3 boyutlu temel cisimlerin evreninde sayıklar bulurdum kendimi. Küplerden oluşmuş labirentler, kürelerin engelindeki çıkmazlar...

Renksiz fakat kenar ayrıtları ile belirli bir dünya kurulurdu rüyalarımda. Dönerek büyüyen, büyüdükçe içinde kaybolduğum sıkıntı anları yaşatırdı bana ateş.

Daha sonra o yılların bilgisayar dergilerinden birinde rastladığım fakat hiç oynamadığım, Porsche araba ödüllü  olduğunu hatırladığım ZX Spectrum oyununun bu rüyalarla benzerliğinin ise beni şaşırtan bir anı olarak hafızamda yer ettiğini biliyorum. Yıl 1985...


Anılarımı tazeleyen bağlantıları elimle koymuş gibi bulmanın şaşkınlığı ile yukarda yazının içine eklerken son kabusumun iki kahramanını da yeri gelmişken takdim etmek isterim; Google ve YouTube!

Nereden, nereye?

Şimdi ve her gün kullandığım bu iki hizmet nasıl olur da gerçek bir kabusa dönüşebilir?

Nereye gitti çocukluğumun renksiz, dev boyutlu cisimleri?

Onun yerini adını Google ile özdeşleştirdiğimiz bir arama motoru ve çevrimiçi video içerik izlediğimiz kaynaklar mı alacaktı? Yoksa rüyalarımı buradan mı arayıp göreceğim artık?

Uyku ile uyanıklık arasında gidip geldiğiniz, bir yandan uyanıklığa çekilirken uykudan kopamadığınız o anlarda en canlı rüyalarınızı benim gibi gözünüzü tekrar kapatıp birkaç saniye daha devam ettirebiliyorsanız, rahatsız edici olsa da bırakamıyorsanız o hayalin ucunu sonunu merak ederek, heyecanla... Finaline yaklaştığınız bir filmi izler veya sayfalarında kaybolduğunuz bir kitabı okur gibi...

Bu sabah olduğu gibi...

Anlatılabilecek fazla bir şey olmayan, fakat yeter diyerek uyanmak istediğim minimal kabusumda, Johnny Mnemonic gibi beynine aşırı veri depolamaya çalışan biri veya kısa devre yapmış yükleme portuna bağlı bir robot gibi hareketsiz, zihninde çakan görüntülerden rahatsız biriydim.

Bu sefer hasta değildim fakat çok sık görmediğim sıkıntılı bir rüyanın içindeydim.

Sürekli kelimeler girdiğim ama istediğim sonuçlara ulaşamadığım, yıldırım hızında yenilenen milyonlarca arama kutucuğu ve binlerce videonun bir anda ancak takılarak, ön bellekleme sırasında dönüp duran simgenin hipnozu altındaki zihnime videolardan çakan karelerle yaşattığı görsel bombardıman ile bitmeyecekmiş gibi geçen saniyeler...

Kabus sürüm 2.0.

Bir kabloya bağlı olmadığım için şanslı olduğumu hissederek uyandığımda ise güzel bir Nisan sabahıydı.

1 yorum:

Blogger tarafından desteklenmektedir.