Otomobil dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'i Cumhuriyet bayramına götürerek hem tanıtımını hem ilk vazifesini gerçekleştirecek iken benzinin bitmesi nedeniyle sadece 100 metre gidebilmiştir. Cemal Gürsel tarafından "Garp kafasıyla araba yaptık, şark kafasıyla benzin koymayı unuttuk" mizahi tabirine de konu olmuştur.
İşin aslında, Eskişehir'den Ankara'ya tren ile taşınan devrim otomobillerine benzin konulmamıştır. Çünkü trende oluşabilecek bir tehlikede otomobillerin en az zararla kurtarılması düşünülmüş ve araçların ihtiyacı benzinin de Ankara'da konvoy yolunun üzerinde bulunan bir Mobil istasyonundan alınması, ve buraya kadar aracın ihtiyaç duyacağı benzinin mühendisler tarafından trene koyulması dahi mühendislerin en ince detayları dahi ne kadar düşündüğünü ve planladığını gösterir. Trenden indirilen arabalara çok daha sonradan Cumhurbaşkanı binmeden önce yapılan hazırlıklar sırasında neden benzin ikmali yapılmadığı bugün dahi bilinmez. Ancak konvoy Mobil istasyonuna uğrayıp vakit kaybetmek istemez ve böylelikle arabalar benzinsiz kalır. Bej olanda benzin vardır Cumhurbaşkanı gezisini bununla sürdürür. Anıtkabir'e ve tören alanına gider...
Kaynak ve devamı: Wikipedia, Devrim (Otomobil)
Yazı kanayan bir yaramıza parmak bastığı için güzel. Vardığı sonuç açısından (belki de çarpıcı olmak isteğinden) yüzeysel. Hiç bir iyilik cezasız kalmaz hükmü, herşeye karşın iyi olma çabasında olanların önünü kesmek için söylenmiş bir sözmüş gibi geliyor bana. İyi şeyler yapmak gerçekten zordur ve her zaman karşılığını bulmaz. Kişi ve topluma kendilerinin salt yararına olan şeyleri bile kabul ettirmek zordur. Kolay olsaydı bu gün hiç bir toplum bu durumda olmazdı. Çok daha ilerde olurduk. Tüm sıkıntılar bitmezdi kuşkusuz, dertsiz dünya bekleyen çok bekler.
YanıtlaSilBir devrim önderi otomobil yapılmasını istiyor. Mühendisler ve ustalar deyim yerinde ise kazma kürekle bu işi verilen sürede yapıyorlar. Güvenlik nedeniyle yakıtsız taşınan araçlara benzin konulması unutulunca (ki bir tanesinde benzin olduğu için kullanılabiliyor) otomobillerin çürümeye bırakılıyor. Bu kadar saçma bir şey olabilir mi? Otomobillerin. mühendisleri, diğer emeği geçenlerin suçu ne?
Benim aklıma Sir alec Guiness'in Beyazlı Adam filmi geliyor. Kirlenmeyen, eskimeyen bir kumaş yapan adamın başına gelmeyen kalmaz. Kaçmayan naylon çorap yapan adamın öldürüldüğüne ilişkin şehir efsanesi geliyor aklıma. Edison'un adamlarınca öldürüldüğü savlanan Tesla geliyor aklıma.
"Paranoyak olma!" denebilir. Ama paranoyak olmamız izlenmediğimiz anlamına gelmez bilindiği gibi. Ne kadar bereketli bir pazar olduğunu ileriki yıllarda gösterecek olan ülkemizin kendi binek aracını yapmasına izn verilmediğini düşünüyoru. Hikayenin gerisini siz tamamlayın kafanızda. Araba sevdamız o kadar ünlüdür ki ilk romanlarımızdan birinin adı "Araba Sevdası"dır. Bu belki de binek arabasına (atlı) sahip olmanın bile padişah iznine bağlı olduğu zamanların kalıtıdır.
Epmeryalizmde oyun çok. Lütfen unutmayalım.