Bir elinde ateş diğerinde su: Rabia el-Adeviye
Bir elinde meşale diğer elinde bir kova su ile
Basra sokaklarında gezinmekteydi...
"Biz zaten seni deli biliriz de, bu yeni
deliliğin sebebi nedir?" diye sordular. İşte onun günümüze kadar ulaşan
feryadı:
"Bize söylendi ki, eğer dinimizin kurallarını
takip edersek, cennete gidip sonsuza kadar keyif içinde yaşayacağız. Eğer
kurallara karşı çıkarsak, cehennemin kızgın ateşleri içinde yanacağız. O
nedenle, herkes sadece kurallara uyup yeryüzündeki zamanını doldurmak peşinde. İyi insan olmanın sebebi cennet için verilen söz
oldu. Kötülükten korunmanın sebebi de cehennemden korku. İşte onun için cenneti ve cehennemi arıyorum.
Bir bulursam, elimdeki bu meşalenin ateşiyle
cenneti yakıp yok edeceğim. Bu su ile de cehennemin ateşini söndüreceğim...
Böylece, hepimiz, cennet rüşvetinden veya cehennem
korkusundan değil, iyiliğin güzelliğinden dolayı iyi insan olacağız."
700'lü yılların ortalarıydı. Yani İslam’ın ilk yüz
yılı. Rabia, erkek egemen Arap toplumu içinde korkmadan konuşan bir kadın
yıldız oldu...
Yoksul bir ailenin dördüncü kızı idi. Adını
"Dördüncü" anlamına gelen "Rabia" koydular. Adı bile yoktu
yani. O, ailenin dördüncü kızı idi sadece... Anne, baba öldükten sonra kızlar köle pazarında
cariye olarak satıldılar...
Sahipleri onu haremlerine kapattılar. Köleci rejim,
köleleri, cariyeleri insan yerine koymuyordu. Köle sahibi, cariyelerini yatağa
atmak için nikâh yapmak zorunda değildi. İslamiyet de bu köleci kuralları
onaylıyordu. Hassas ruhu her satıldığında, yeni sahibinin hoyratlıkları,
tecavüzleri karşısında bir kere daha inciniyordu. Her türlü çileyi çekti.
Çektiği acılar, ona toplumu, köleci dinci sistemi sorgulama yolunu açtı...
Şimdi kendisine bunca kötülükleri yapanların
günümüzdeki temsilcileri, Müslüman Kardeşler, Kahire'de onun adını taşıyan
meydanda gösteriler yapıyorlar...
Rabia, ruhlar âleminden onlara sesleniyor: "Ey
kara yobazlar, defolun benim meydanımdan".
Kaynak: Anonim.
Hiç yorum yok: