Apollo'nun Fırını
Kasım National Geographic sayısını karıştırıp "Apollo'nun Fırını" başlığını görene kadar babamın geçen sene benden ne istediğini ve kafasında planladığını çoktan unutmuştum bile.
Emekli olmanın doğası gereği; kendine ve ilgi alanlarına daha fazla zaman ayırmasından olsa gerek, serbest hayat denizinde bu sefer de bedava enerjiye takmış. Sonunda da araştırıp bulmuş. Her ne kadar onun kafasındakilerin benzerlerini başkaları uzun zaman önce yapsalar ve geliştirseler de o en basiti için ilk denemeyi yapmayı istiyordu.
Bir tedarikçimiz sağolsun, baklava kutularının aliminyum benzeri iç kaplamalarından bulduk. Babam da aşağıdakine ya da yukarıdakine benzer bir şey yaptı.
Aslında basit, fazla basit.. Bir kutunun içini aluminyum ile kaplıyorsunuz. İçini de ışığı daha çok tutsun diye siyaha boyayıp pişireceğiniz kabı yerleştiriyorsunuz. Kabın üstünün cam olması Güneş abladan ekstra puan toplamak demek. Aluminyum kaplamanın yansıtma özelliği sayesinde ısı yaz günü öğlen sıcağında 200'lü dereceleri rahatlıkla geçtiği için mis gibi tencere yemeğiniz 20 dakikaya kadar hazır oluyor.
Birleşmiş Milletler bu arkadaşlardan sadece Afrika’ya binlerce adet dağıtmış durumda. Bu arada yukarıda bahsi geçen tedarikçi, BM'in verdiği ilk siparişlerden bir bölümünü de üretip eski kıtaya yollamış...
Düzenlenen yarışmalarda 75 dolarlık bir “Solar Oven” ile su arıtma makinesi yapmayı becerenler bile var. Ayı Grylls'in ihtiyacı olmasa da, sizin bir gün bir yerlerde işinize yarayabilir...
Hiç yorum yok: